bugün
- dedikodu yok mu dedikodu diyen kadın yazar9
- ab'ye girmek için tüm tavizleri vermeliyiz11
- en iyi çikolatalı gofret markası14
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- kastamonu da kafasına ampul takıran akp'li genç16
- iftara sözlük yazarı alsanız menü tavsiyesi11
- hollanda da ineğe hallenen gurbetçi15
- iftara davet edilecek sözlük yazarları24
- şeriate göre lgbt'nin hükmü13
- heykele tecavüz eden adam10
- hazreti meryem olduğunu iddia eden kadın34
- bir sözlük kızını sahiplenmek16
- 2024 yerel seçimleri15
- kendisini otorite sanan yazarlar9
- icardi190540
- ideal erkek fiziği anketi33
- emekliler ek iş yapsınlar diyen mhp'li vekil23
- dinsiz olmakla övünen yavşak13
- manyak olmaya karar verdim21
- kadınlar beni neden hep reddediyor14
- laftan anlamaz sözlük yazarları8
- kuresel ikinma'nın artık eskisi kadar yazmaması9
- et fiyatlarının insanları çıldırtmıyor oluşu8
- karabük11
- akp'ye oy vermeyen emekli şerefsizdir23
- pompanın en cok döndüğü 5 üniversite10
- osideusu kıskanan yazarlar10
- turgut altınok11
- ideal kadın vücudu anketi16
- yazarların 2010lu yıllarda en sevdiği 3 yıl18
- imamoğlu'nun kirli rant ağı deşifre oldu9
- anın görüntüsü8
- 26 mart 2024 cübbeli ahmet'in kalp krizi geçirmesi20
- rockefeller ailesi vs rothschild ailesi12
- akape seçmeni8
- mental bozuluğu olan yazarlar sıralı tam liste21
- bir sözlük erkeğini öpmek10
- pazarda yerden sebze toplayan emekli15
- tuborg10
- sahurdayız uludağ sözlük14
- her sabah güler yüzle uyanan insan16
- kafanın içindeki sürekli konuşan ses16
- tedavisi bulunamayan hastalıklar15
- dondurmalı irmik helvası9
- belediye başkan adayıyla tokalaşmak10
- tarafıma az önce gelen moral bozucu mesaj8
- evlenirseniz çocuk yapar mısınız9
- güzel bir kıza iltifat etmek17
- oyumuzu neye göre veriyoruz14
- taliban dış işleri bakanlığı ofisi fotoğrafı11
entry'ler (2969)
(bkz: yüksel)
(bkz: babür)
Ne pahasına olursa olsun omuz omuza olabilmektir. Bazen en büyük zorlukları, bazen herkesten saklanmış bir sırrı, bazen ortak kazanılmış zaferleri paylaşabilmektir. "Biz" olabilmektir.
Biz... Yüksel, Babür ve ben... Benim adımın anlamı "gönül süsleyen" olduğu halde onlar benim gönlümü süslüyorlar. insanlarda hayret ve hayranlık uyandıran bu bağlılık duygusu herkese bahşedilmediği için çok değerli. Gözlerinin içine baktığım zaman içimin eridiği bu adamlara olan sevgim bütün sevgi türlerine benzeyebilir fakat hiçbiriyle ilgisi yoktur. Zihnimde ve gönlümde Yüksel ve Babür'e ayrılmış farklı bölmeler var ve kırk kilit vurulmuş bir sandığın içinde özenle koruyup saklıyorum. Kimse onlara dokunanaz, üzerlerine toz bile konduramaz.
Dün 23 Mart idi. Süleyman Özmen'in şehadetinin 54. yıl dönümü... Komünistler tarafından kurşunlanan Süleyman Özmen'i sırtında taşıyan ve ceketindeki kanı yıkamamasını annesine tembihleyen Ertuğrul Dursun Önkuzu'nun dava arkadaşına olan sadakatinin ve vefa duygusunun en azından zerresine sahip olabildiğimize tüm kalbimle inanıyorum. Birbirimizi asla bırakmayacağımıza, birbirimize asla ihanet etmeyeceğimize emin olmanın verdiği huzura paha biçilemez.
Asla aklıma getirmek istemesem de bir gün emri Hakk vâki olduğunda, üçümüzden biri veya ikisi vefat ettiğinde diğer(ler)inin paylaştığımız her şeyi kutsal emanet gibi muhafaza edeceğine inanıyorum. Vefa tam olarak budur. Dünyanın bütün nimetleri sırtını güvendiğin birine yaslayabilmek kadar mutluluk veremez.
Yüksel benim için Tanrı Dağı, Babür ise Ağrı Dağı'dır. Biri her şeyin başladığı kutlu bir memba, diğeri en büyük hasretime; Revan'a bakan zirvedir. Vefa; en çok birbirini tamamlayabilmek ve en mükemmel haline ulaşabilmek için atılan kördüğümdür. Elest bezminde atılan o düğüm mahşerde bile çözülmeyecek...
(bkz: babür)
Ne pahasına olursa olsun omuz omuza olabilmektir. Bazen en büyük zorlukları, bazen herkesten saklanmış bir sırrı, bazen ortak kazanılmış zaferleri paylaşabilmektir. "Biz" olabilmektir.
Biz... Yüksel, Babür ve ben... Benim adımın anlamı "gönül süsleyen" olduğu halde onlar benim gönlümü süslüyorlar. insanlarda hayret ve hayranlık uyandıran bu bağlılık duygusu herkese bahşedilmediği için çok değerli. Gözlerinin içine baktığım zaman içimin eridiği bu adamlara olan sevgim bütün sevgi türlerine benzeyebilir fakat hiçbiriyle ilgisi yoktur. Zihnimde ve gönlümde Yüksel ve Babür'e ayrılmış farklı bölmeler var ve kırk kilit vurulmuş bir sandığın içinde özenle koruyup saklıyorum. Kimse onlara dokunanaz, üzerlerine toz bile konduramaz.
Dün 23 Mart idi. Süleyman Özmen'in şehadetinin 54. yıl dönümü... Komünistler tarafından kurşunlanan Süleyman Özmen'i sırtında taşıyan ve ceketindeki kanı yıkamamasını annesine tembihleyen Ertuğrul Dursun Önkuzu'nun dava arkadaşına olan sadakatinin ve vefa duygusunun en azından zerresine sahip olabildiğimize tüm kalbimle inanıyorum. Birbirimizi asla bırakmayacağımıza, birbirimize asla ihanet etmeyeceğimize emin olmanın verdiği huzura paha biçilemez.
Asla aklıma getirmek istemesem de bir gün emri Hakk vâki olduğunda, üçümüzden biri veya ikisi vefat ettiğinde diğer(ler)inin paylaştığımız her şeyi kutsal emanet gibi muhafaza edeceğine inanıyorum. Vefa tam olarak budur. Dünyanın bütün nimetleri sırtını güvendiğin birine yaslayabilmek kadar mutluluk veremez.
Yüksel benim için Tanrı Dağı, Babür ise Ağrı Dağı'dır. Biri her şeyin başladığı kutlu bir memba, diğeri en büyük hasretime; Revan'a bakan zirvedir. Vefa; en çok birbirini tamamlayabilmek ve en mükemmel haline ulaşabilmek için atılan kördüğümdür. Elest bezminde atılan o düğüm mahşerde bile çözülmeyecek...
1. Bana değil, adımın önünde yazan unvana değer vermesi,
2. Kendinden altta gördüğü insanlara tepeden bakıp, üstte gördüklerine yalakalık yapması,
3. Bencil olması, yaptıklarını sadece kendi hayatı açısından değerlendirmesi ve empati kurmaması,
4. Her şeyi kişiselleştirip ota boka alınması.
Bütün bu özelliklere sahip bir aptalı hayatımdan çıkardım, çok iyi yaptım.
2. Kendinden altta gördüğü insanlara tepeden bakıp, üstte gördüklerine yalakalık yapması,
3. Bencil olması, yaptıklarını sadece kendi hayatı açısından değerlendirmesi ve empati kurmaması,
4. Her şeyi kişiselleştirip ota boka alınması.
Bütün bu özelliklere sahip bir aptalı hayatımdan çıkardım, çok iyi yaptım.
Boğmak istediğim insan. Sadece adımı veya nasıl hitap ediyorsa onu yazan ve başka bir şey yazmamış olan insan kadar uyuz olduğum bir şey yok. Asla yanıt vermiyorum. Gönderilen Mesaj kısa olup Ne diyecekse uzatmadan demeli.
Şu an içimde var olan istek. Ne var ki çevremdeki bazı insanlar bunu anlamıyorlar ve alınganlık yapıyorlar.
insan bazen kimseye tahammül edemez. Kendine bile... Bir insan o an konuşmak istemiyorsa bu sizinle konuşmak istemediğini göstermez.
insan bazen kimseye tahammül edemez. Kendine bile... Bir insan o an konuşmak istemiyorsa bu sizinle konuşmak istemediğini göstermez.
insanoğlunun en önemli kusurlarından biridir. Olumlu veya olumsuz iki ayrı sonuç beklenir ve sonuçlanıncaya kadar insan huzursuz olur. Sessizce bekleyebilmek, beklerken de akıl sağlığını koruyabilmek çok zordur.
Sabretmeyi gerektirir. Çok kötü bir şeydir. iğne yutmak gibi bir şey. insanın içini deler ve sakin olmak zorundasındır.
Hayatta her şeyi ve herkesi sevdiği ve sevmediği olarak sınıflandıran insan türü. Sevdiklerine olan tavrı ile sevmediklerine olan tavrı arasında arş ile cehennemin dibi kadar fark vardır.
Nereden mi biliyorum? Bizzat benim.
Nereden mi biliyorum? Bizzat benim.
Şahane bir of aman nalan şarkısı. 90'ların en güzel şarkılarından. Boğa burcu kadınının aşık olma şeklini şahane özetliyor. Aşık olunca mantığımız uçup gidiyor. Sözleri şöyle:
Öyle bir ateş ki bu sorma
Öyle bir sardı ki Allah Allah
Gel bu gözlere esir olma
Öyle bir vurdu ki Allah Allah
Öyle bir bakış ki seninki
Öyle bir yakış ki Allah Allah
Öyle bir sevda ki benimki ah
Aklımı al hadi
Sar beni sar hadi
Uzun etme gel hadi
Deli gibi seviyorum tutmayın beni
Şaka değil yanıyorum tutmayın beni
Ölürüm de vazgeçmem teslim olmam
Hiç anlamam istiyorum tutmayın beni
Öyle bir ateş ki bu sorma
Öyle bir sardı ki Allah Allah
Gel bu gözlere esir olma
Öyle bir vurdu ki Allah Allah
Öyle bir bakış ki seninki
Öyle bir yakış ki Allah Allah
Öyle bir sevda ki benimki ah
Aklımı al hadi
Sar beni sar hadi
Uzun etme gel hadi
Deli gibi seviyorum tutmayın beni
Şaka değil yanıyorum tutmayın beni
Ölürüm de vazgeçmem teslim olmam
Hiç anlamam istiyorum tutmayın beni
Hayalimdeki şekliyle Türk gelenekleri çeliştiği için bir gün evlenirsem çok sıkılırım gibime geliyor. Yani istediğim şekli şu: resmi ve dini nikahımız kıyılacak ama biz bazen ayrı evlerde kalacağız. Yani haftanın bazı günlerinde birbirimizde kalacağız, bazı günler iki taraf da kendi evinde takılacak. Arkadaşlar, özlemek lazım. Bir de evlenince aynı yatakta uyuma zorunluluğu sizi de boğmuyor mu ya? Yanımda biri yatarken rahat uyuyabileceğimi sanmıyorum. Bakın, başka bir yere çekmeyin. Bahsettiğim şey cinsellik değil. Onun olması gerek amenna ama sürekli Birlikte uyuma fikri bana çok sıkıcı geliyor.
Beyaz tenli kadınlara yakışan Çok güzel bir ruj rengi. Aydan Şener havası verir.
1. Canından çok sevdiği insanlar kırmızı çizgisidir, en hassas noktasıdır. Asla ama asla onun yanında olumsuz eleştirmeyin. Kendimden biliyorum, sevdiklerime laf söylendiği zaman içimden canavar çıkıyor. Sevdiklerime dokunanı yakarım.
2. Eğer sizi çok seviyorsa sevgisine karşılık vermemezlik yapmayın. Bu illa aşk olmak zorunda değil. Arkadaşı, kardeşi, abisi, ablası gibi de görüyor olabilir. Siz de onu çok severseniz dünyada cenneti yaşatır. Eğer duygularına karşılık alamazsa kabuğuna çekilir ve bir daha asla muhatap olmaz.
3. Kitaplarını ödünç istemeyin, vermez. Çok sevdiğim insanlara kitaplarımı hediye ediyorum zaten ama samimi olmadığım biri okuyup getireceğini söylerse asla vermem. Kitaplarım kıymetlidir.
4. Mülayim, sakin, güleryüzlü olmasını yanlış yorumlayıp tepesine çıkmaya kalkmayın. Eğer sabrı taşarsa patlamanın Allah'ını görürsünüz. Evet, tabii ki kendimden biliyorum.
5. Eğer aşık olduysanız, sevgilisiyseniz veya onunla evliyseniz asla ihanet etmeyin. Asildir. Tutup ahlaksızlık yaparak intikam almaya kalkacak kadar ucuz tavırlarda asla bulunmaz ama canınızı çok fena yakar. Bir şekilde intikam alır.
2. Eğer sizi çok seviyorsa sevgisine karşılık vermemezlik yapmayın. Bu illa aşk olmak zorunda değil. Arkadaşı, kardeşi, abisi, ablası gibi de görüyor olabilir. Siz de onu çok severseniz dünyada cenneti yaşatır. Eğer duygularına karşılık alamazsa kabuğuna çekilir ve bir daha asla muhatap olmaz.
3. Kitaplarını ödünç istemeyin, vermez. Çok sevdiğim insanlara kitaplarımı hediye ediyorum zaten ama samimi olmadığım biri okuyup getireceğini söylerse asla vermem. Kitaplarım kıymetlidir.
4. Mülayim, sakin, güleryüzlü olmasını yanlış yorumlayıp tepesine çıkmaya kalkmayın. Eğer sabrı taşarsa patlamanın Allah'ını görürsünüz. Evet, tabii ki kendimden biliyorum.
5. Eğer aşık olduysanız, sevgilisiyseniz veya onunla evliyseniz asla ihanet etmeyin. Asildir. Tutup ahlaksızlık yaparak intikam almaya kalkacak kadar ucuz tavırlarda asla bulunmaz ama canınızı çok fena yakar. Bir şekilde intikam alır.
Öncelikle:
(bkz: yüksel)
(bkz: babür)
Özellikle ailesi tarafından çok sevilmiş ve el üstünde tutulmuş insanların (bizzat benim) rahatlıkla gösterebildiği, halı dokur gibi ilmek ilmek dokuduğu duygu. insan beyni erken çocukluk döneminde kayıt cihazı gibidir; 0-6 yaş arası ailede ne görürse onu gösterir. Bu nedenle sevgi fıtrî olduğu kadar öğrenilen bir duygudur. Bu girizgahtan sonra asıl konuya geçelim.
Sevgi; sevilen uğruna ödenebilecek her bedeli başına taç yapma sanatıdır. Bu bedeli ömür boyu ve hatta ahirette bile ödeyeceğimi bilen yüce yaratıcı bana verebileceği en değerli iki armağanı verdi. Yumruk kadar kalbe Yüksel ve Babür beyleri sığdırabilmek paha biçilemez bir duygu. Bir ceviz dalını ince ince oyup şekil vermek gibi... O nakışlar ağacın içinde bir yerlerde vardır zaten ama oyup ortaya çıkarırsın. Aslında kalbinin orta yerinde hat sanatıyla yazılmış (Babür) یوکسل , بابور (Yüksel) yazılarının kenarlarını tezhip sanatıyla ve oyduğun ahşap çerçeve ile süslemeye devam edersin ve bu sanat eserinin oluşmasının ömür boyu süreceğini, gün geçtikçe daha da nefis bir hale geleceğini bilirsin.
Geçenlerde şehir dışında bilimsel bir kongrede tanışıp, daha sonra yaşadığım şehirde ağırladığım Bakülü Türk halkbilimci bir hocamla sohbet ederken çok güzel bir benzetme yaptı. Şöyle konuştu: "inan mənə, ora bir də gəlsəm Yüksəl və Babur bəylər ilə danışacağam. Sənin ürəyində çoxlu ləl və gövhər var. Hamısının üstündə də Babur və Yüksəl yazır. Bu doğrudan da paxıllıq hissi oyadır. Sizin Topqapı sarayınız var, bax ordakı qaşıqçı almazı bu qədər dəyərli ola bilməz." Çok haklı. Kaşıkçı elmasının kalbi olsaydı bu paha biçilemezliği kıskanırdı herhalde. Cevaben, onların annem ve babamla birlikte hayatımın en değerli varlıkları olduklarını ve onlarla birlikte bir gün Revan'a gidebilsem bu hayatta ve belki öbür dünyada da erişebileceğim en büyük mutluluğun bu olacağını söyledim. Paxıllıq yani imrenmekle karışık kıskançlık hissettiğini söyleyen hocamın sesi titredi. Birkaç yıl önce Karabağ'a kavuşmak da tıpkı bunun gibi bir hayaldi. Fakat bunun şimdilik mümkün olmayan bir hayal olduğunu maalesef biliyorum. En sevdiklerimizle birlikte en sevdiğimiz yerde olabilseydik hiçbir derdimiz kalmazdı.
Bilinç akışı tekniğiyle yazmaya devam ederken Şu an Beethoven'ın Ay Işığı Sonatı çalıyor ve ben kitaplığımın önündeki koltukta öylece oturuyorum. Kitaplarımı seyrediyorum. Göz kapaklarım ağırlaştığı ve uykum geldiği halde uyumak istemiyorum. Babam şefkatle "Uykun geldiyse git yat çiçeğim, çok yoruyorsun kendini" diyor. Minik muhabbet kuşum bütün tatlılığıyla öpücük sesi çıkarıyor. Annemle babam gülüp küçük meleğimizi seviyorlar, ufaklık da neşeyle cıvıldıyor. Sevgi bir kuş için bile olsa çok güçlü bir duygu. Küçücük canı var ama Sevildiğini hissettiği için çok mutlu oluyor. Sevgi bir hayvan için bile bu kadar önemli iken bizler için nasıl olmasın?
Gözlerim yavaş yavaş kapanıyor. Annem sehpanın üstündeki kitapları kitaplığa koyarken kucağımdaki laptopun ekranında onları görünce "Hah! Hocalarının fotoğrafı burada da var. Bu ne sevgi Yarabbim!" deyip gülüyor. içimden Kendi kendime konuştuğumdan haberi olmayan anneme "ben söylemesem de hissediyorlardır değil mi?" diyorum. Önce şaşkın şaşkın yüzüme bakıyor, sonra gülmeye başlıyor. "söylemediğin halin bu mu? Tellal çıkarıp bağırtmadığın kaldı" diyor. Babam her zamanki gibi kızının tarafında. "en doğrusunu yapıyor. Bir gün söylemediğine pişman olmasın. En fazla bıkarlar, bir şey olmaz" diyor. Endişeyle "Ay bıkarlar mı sahiden?" diyorum. Bu sefer kahkahalarla gülüyorlar. Evet, bıkarlar mı sahiden? Ben elimde olsa ipek böceklerinden bile kozalarını Yüksel ve Babür yazılı örmelerini isterdim. Kraliçe arı, işçi arılara petekleri onların adlarını yazarak yapmalarını söylesin isterdim. Taklamakan'da Çöl rüzgarları kumları savurup kumlarla gökyüzüne Yüksel ve Babür yazsın isterdim.
Selvi boylum al yazmalım'da "Sevgi neydi? sevgi emekti" diyor asya. O kadar doğru ki. Sevgi emekle inşa edilen ve hayatı anlamlı kılan bir duygu. En nihayetinde uzayda Samanyolu galaksisinde bir güneş sisteminde salınan bir kum tanesinin üzerindeyiz. Evrende zerre kadar bile önemimiz yok aslında. Bizi seven ve sevdiğimiz insanlar olmasa hayat anlamlı ve katlanılabilir olmazdı. Bu yazı da uzun yıllar sonra bile en sevdiklerimin adları ve duygularım kalsın diye burada dursun. Ömrüm yeterse, Yirmi yıl kadar sonraki teknolojiyle uzaya Yüksel ve Babür yazılı kapsül göndermek mümkün olursa bu sonsuz sevgi uzay boşluğunda da var olacak.
"Elestu bi rabbikum?" sorusuna cevap verdiğimiz an tanıştığımıza inanıyorum. Tasavvufta her şeyin başladığı O mecliste bazı ruhların birbirlerini tanıyıp bağlandığı inancı vardır. Bu yüzden bazı insanları çok severiz, bazı insanlara ise ortada somut bir sebep yokken ısınamayız. Bunu new age meraklıları "frekans" ile açıklıyorlar. Sanırım frekans veya ilahi bir gücün sayesinde oluşan bağ gerçekten var. Çünkü bu büyük sevgi sadece aynı fikirde olmakla açıklanamaz. Frekansı değişen insanların zamanla birbirlerinden kopmaları, birbirlerinin hayatından silinip gitmeleri de bir gerçek. 22 yıldır silinmeyen, silinmeyi bırakın aşınmayan, tam tersi güçlenen bir bağın herkese nasip olmayacağını biliyorum.
Onlar, Yüksel ve Babür benim bu hayatta en sevdiğim ve sonsuza kadar seveceğim insanın (dursun önkuzu) günümüzdeki hali. ikisi de gözümün nuru. Bu büyük sevgi ölümle bile yarım kalmaz. Başladığı yerde olduğu gibi ruhlarımız bir şekilde yine buluşacak, buna tüm kalbimle inanıyorum.
(bkz: yüksel)
(bkz: babür)
Özellikle ailesi tarafından çok sevilmiş ve el üstünde tutulmuş insanların (bizzat benim) rahatlıkla gösterebildiği, halı dokur gibi ilmek ilmek dokuduğu duygu. insan beyni erken çocukluk döneminde kayıt cihazı gibidir; 0-6 yaş arası ailede ne görürse onu gösterir. Bu nedenle sevgi fıtrî olduğu kadar öğrenilen bir duygudur. Bu girizgahtan sonra asıl konuya geçelim.
Sevgi; sevilen uğruna ödenebilecek her bedeli başına taç yapma sanatıdır. Bu bedeli ömür boyu ve hatta ahirette bile ödeyeceğimi bilen yüce yaratıcı bana verebileceği en değerli iki armağanı verdi. Yumruk kadar kalbe Yüksel ve Babür beyleri sığdırabilmek paha biçilemez bir duygu. Bir ceviz dalını ince ince oyup şekil vermek gibi... O nakışlar ağacın içinde bir yerlerde vardır zaten ama oyup ortaya çıkarırsın. Aslında kalbinin orta yerinde hat sanatıyla yazılmış (Babür) یوکسل , بابور (Yüksel) yazılarının kenarlarını tezhip sanatıyla ve oyduğun ahşap çerçeve ile süslemeye devam edersin ve bu sanat eserinin oluşmasının ömür boyu süreceğini, gün geçtikçe daha da nefis bir hale geleceğini bilirsin.
Geçenlerde şehir dışında bilimsel bir kongrede tanışıp, daha sonra yaşadığım şehirde ağırladığım Bakülü Türk halkbilimci bir hocamla sohbet ederken çok güzel bir benzetme yaptı. Şöyle konuştu: "inan mənə, ora bir də gəlsəm Yüksəl və Babur bəylər ilə danışacağam. Sənin ürəyində çoxlu ləl və gövhər var. Hamısının üstündə də Babur və Yüksəl yazır. Bu doğrudan da paxıllıq hissi oyadır. Sizin Topqapı sarayınız var, bax ordakı qaşıqçı almazı bu qədər dəyərli ola bilməz." Çok haklı. Kaşıkçı elmasının kalbi olsaydı bu paha biçilemezliği kıskanırdı herhalde. Cevaben, onların annem ve babamla birlikte hayatımın en değerli varlıkları olduklarını ve onlarla birlikte bir gün Revan'a gidebilsem bu hayatta ve belki öbür dünyada da erişebileceğim en büyük mutluluğun bu olacağını söyledim. Paxıllıq yani imrenmekle karışık kıskançlık hissettiğini söyleyen hocamın sesi titredi. Birkaç yıl önce Karabağ'a kavuşmak da tıpkı bunun gibi bir hayaldi. Fakat bunun şimdilik mümkün olmayan bir hayal olduğunu maalesef biliyorum. En sevdiklerimizle birlikte en sevdiğimiz yerde olabilseydik hiçbir derdimiz kalmazdı.
Bilinç akışı tekniğiyle yazmaya devam ederken Şu an Beethoven'ın Ay Işığı Sonatı çalıyor ve ben kitaplığımın önündeki koltukta öylece oturuyorum. Kitaplarımı seyrediyorum. Göz kapaklarım ağırlaştığı ve uykum geldiği halde uyumak istemiyorum. Babam şefkatle "Uykun geldiyse git yat çiçeğim, çok yoruyorsun kendini" diyor. Minik muhabbet kuşum bütün tatlılığıyla öpücük sesi çıkarıyor. Annemle babam gülüp küçük meleğimizi seviyorlar, ufaklık da neşeyle cıvıldıyor. Sevgi bir kuş için bile olsa çok güçlü bir duygu. Küçücük canı var ama Sevildiğini hissettiği için çok mutlu oluyor. Sevgi bir hayvan için bile bu kadar önemli iken bizler için nasıl olmasın?
Gözlerim yavaş yavaş kapanıyor. Annem sehpanın üstündeki kitapları kitaplığa koyarken kucağımdaki laptopun ekranında onları görünce "Hah! Hocalarının fotoğrafı burada da var. Bu ne sevgi Yarabbim!" deyip gülüyor. içimden Kendi kendime konuştuğumdan haberi olmayan anneme "ben söylemesem de hissediyorlardır değil mi?" diyorum. Önce şaşkın şaşkın yüzüme bakıyor, sonra gülmeye başlıyor. "söylemediğin halin bu mu? Tellal çıkarıp bağırtmadığın kaldı" diyor. Babam her zamanki gibi kızının tarafında. "en doğrusunu yapıyor. Bir gün söylemediğine pişman olmasın. En fazla bıkarlar, bir şey olmaz" diyor. Endişeyle "Ay bıkarlar mı sahiden?" diyorum. Bu sefer kahkahalarla gülüyorlar. Evet, bıkarlar mı sahiden? Ben elimde olsa ipek böceklerinden bile kozalarını Yüksel ve Babür yazılı örmelerini isterdim. Kraliçe arı, işçi arılara petekleri onların adlarını yazarak yapmalarını söylesin isterdim. Taklamakan'da Çöl rüzgarları kumları savurup kumlarla gökyüzüne Yüksel ve Babür yazsın isterdim.
Selvi boylum al yazmalım'da "Sevgi neydi? sevgi emekti" diyor asya. O kadar doğru ki. Sevgi emekle inşa edilen ve hayatı anlamlı kılan bir duygu. En nihayetinde uzayda Samanyolu galaksisinde bir güneş sisteminde salınan bir kum tanesinin üzerindeyiz. Evrende zerre kadar bile önemimiz yok aslında. Bizi seven ve sevdiğimiz insanlar olmasa hayat anlamlı ve katlanılabilir olmazdı. Bu yazı da uzun yıllar sonra bile en sevdiklerimin adları ve duygularım kalsın diye burada dursun. Ömrüm yeterse, Yirmi yıl kadar sonraki teknolojiyle uzaya Yüksel ve Babür yazılı kapsül göndermek mümkün olursa bu sonsuz sevgi uzay boşluğunda da var olacak.
"Elestu bi rabbikum?" sorusuna cevap verdiğimiz an tanıştığımıza inanıyorum. Tasavvufta her şeyin başladığı O mecliste bazı ruhların birbirlerini tanıyıp bağlandığı inancı vardır. Bu yüzden bazı insanları çok severiz, bazı insanlara ise ortada somut bir sebep yokken ısınamayız. Bunu new age meraklıları "frekans" ile açıklıyorlar. Sanırım frekans veya ilahi bir gücün sayesinde oluşan bağ gerçekten var. Çünkü bu büyük sevgi sadece aynı fikirde olmakla açıklanamaz. Frekansı değişen insanların zamanla birbirlerinden kopmaları, birbirlerinin hayatından silinip gitmeleri de bir gerçek. 22 yıldır silinmeyen, silinmeyi bırakın aşınmayan, tam tersi güçlenen bir bağın herkese nasip olmayacağını biliyorum.
Onlar, Yüksel ve Babür benim bu hayatta en sevdiğim ve sonsuza kadar seveceğim insanın (dursun önkuzu) günümüzdeki hali. ikisi de gözümün nuru. Bu büyük sevgi ölümle bile yarım kalmaz. Başladığı yerde olduğu gibi ruhlarımız bir şekilde yine buluşacak, buna tüm kalbimle inanıyorum.
Aslında Farenjittir. Boğaz enfeksiyonu ile ilgili bir durum olmasa bile boğazda acı, belki akıntı ve ses kısıklığına sebep olabilir. Daha çok öğretmenlerde görülür.
Ne yazık ki aylardır bulunamayan genç kardeşimiz. Veli eren Atay ne yazık ki temmuz ayından beri ortada yok. Müge anlı da bir iki gün dışında konuyu işlemedi. 19 yaşındaki bir genç ortada yok ve ailesi perişan halde.
Düşman işgalinden kurtulmuş olan yaralı Türk şehri. Artık Türkiye'nin Selçuklu mirası olan şehirleri ile kardeş şehir olması bekleniyor.
https://www.xocalininsesi...ftChWcIMfGUle-18LlDmxlMOI
https://www.xocalininsesi...ftChWcIMfGUle-18LlDmxlMOI
Korkunç bir şey bu. Adet olmadan önce kafada milyon tane felaket senaryosu dönüp durur. işin içinden çıkamayacak noktaya gelen bünye sonunda iflas eder. En fazla sinir krizi geçirilen dönem bu dönemdir.
Çok acıklı bir hikaye. Evet kocası olacak herif de vefasızın teki. Hayatta olup olmadığını bilmediği için ona sadık kalmış. Aslında hayatta olduğunu bilseydi inanıyorum ki onu sevmeyen, gidip başkasıyla evlenen birini asla beklemezdi. Şahsen evli olsam, Allah korusun savaş çıksa ve kocam vatanımız için savaşa gidip şehit olsa onu kıyamete kadar beklerdim. Şehit eşi olmaktan daha değerli ne olabilir ki? Fakat bu kadıncağız akıbetini bilmediği biri için ömrünü heba etmiş.
Bu olayda erkek çok net haysiyet yoksunu. Savaştan dönünce adını değiştirip başka biriyle evlenmiş. Kadını haberdar etseydi o da kendine yeni bir hayat kurardı.
Bu olayda erkek çok net haysiyet yoksunu. Savaştan dönünce adını değiştirip başka biriyle evlenmiş. Kadını haberdar etseydi o da kendine yeni bir hayat kurardı.
Sürekli "pışık pışık pışık" diyen dünya tatlısı bir tanesine sahibim. Canı isterse "aşkım" da diyor. Çocukları vakumlu pompa gibi öpen akraba teyze gibi vakumlayasım geliyor. Çok tatlı. Hüp diye içime çekmemek için kendimi zor tutuyorum.
En Nostaljik ve asil duyguların insanıdır. Tatlı bir heyecan yaşamaktadır. Her evli erkek bunu bir kez yapmalı.
Makasın icadından önce yaşanmış bir aşk hikayesi. Düğmeler çözülmüyorsa elbiseyi kesmeyi düşünemediler zaar.