bugün

entry'ler (2972)

kalp kırıklığı

Geçmiyor. Geç-mi-yor! Çok sevdiğiniz ve çok özel bir yere koyduğunuz bir insanın size çok basit bir konuda bile dürüst olmadığını gördüğünüz zaman yaşadığınız hayal kırıklığı tamir edilemiyor. O kişiyi canınızdan çok sevmeye devam ediyorsunuz, mesafe de koymuyorsunuz ama o cam kırıkları kalbinize batmaya devam ediyor.

kavuşma

(bkz: yüksel)
(bkz: babür)

Çölde susuz kalmış ve dizlerinin üzerinde sürünürken bir vahaya denk gelip kana kana su içmeye başlamış bir insanın hissettiği duygudur. Kavuşmak hem bir olguyu hem de bir duyguyu ifade eder. insanı en tatmin eden hislerden biridir.

Şahsen kavuşma duygusunu en yoğun olarak 2020 yılının eylül, Ekim, Kasım ayları ile 2023 yılının eylül ayında ermeni işgalinden kurtulan Karabağ şehirleri için hissettim. En son, en yaralı toprağımız Hocalı'ya kavuştuğumuz gün sevinçten aklımı kaybedeceğimi zannettim.Henüz o kutsal toprağa ayak basmadım fakat bayrağımızın başkomutan ilham Aliyev tarafından göndere çekildiği an hissettiklerimi anlatmaya ciltler dolusu kitaplar yetmez. Bunun en tepe noktası bir gün sözde Ermeni yönetiminin başkenti olan memleketim Revan'a kavuşmak olacaktır şüphesiz...

Elbette Karabağ kadar olması mümkün olmasa da, bazı insanlara kavuşmak, onlara sımsıkı sarılmak da benzer hisler uyandırıyor. Yüksel ve Babür'ü özlemek bu yüzden muhteşem bir duygu. Dayanabileceğim son raddeye kadar dişimi sıkıp, artık hasretten acı çekmeye başladığım zaman onlara koşmayı çok seviyorum. Acıdan zevk almak hiç mantıklı değil evet ama Onları görünce Kararmaya başlayan kalbimde harıbülbüller açıyor. Onlar benim harıbülbül çiçeklerim... Tıpkı sadece Karabağ'da yetişen, şehitlerimizin simgesi olan ve başka hiçbir yerde bulunmayan bu nadide çiçek gibi sadece kalbimin en gizli ve en güzel yerinde açıyorlar.

Harıbülbül, uğruna destan yazılan vatan çiçeği... Hem çiçekle, hem de özlem ve kavuşma ile ilgili yaşanmış bir olay anlatacağım. Karabağ hanlığı'nın Türkmen Kacar hanedanı'na gelin giden begümü ağabegüm ağa Cavanşir, kendisi gibi Türk olan feth ali Şah ile evlendikten sonra Tahran'daki gülistan sarayı'nda yaşamaya başlamış. Fakat Ağabegüm hatun, memleketi Karabağ'ın Şuşa şehrini çok özlüyormuş. Feth ali şah, karısının vatan hasretine daha fazla dayanamayacağını anlayınca "Vətən bağı" yaptırmaya karar vermiş. Adamlarını Karabağ'a gönderip pek çok ağaç fidanı ve çiçek tohumu getirtmiş. içlerinde ancak kökünden sökülerek getirilen harıbülbül de varmış. Vatan bağı sarayın bahçesinde yapıldıktan sonra ağabegüm hatun çok mutlu olmuş fakat kısa bir süre sonra harıbülbüller solup gitmiş. Artık hiçbir yerin Karabağ'a benzemeyeceğini anlayan Ağabegüm hatun bahçenin ortasında ağlayarak doğaçlama şiir söylemiş:

"Baharın Gülşən çağında
Nə gəzirsən bağı bülbül?
Oxudun, ağlım apardın
Oldun məndən yağı (düşman) bülbül.

Vətən bağı al-əlvandır
Yox içində Xarıbülbül
Ömür sürməli dövrandır,
Səsin gəlsin sarı bülbül..."

Harıbülbül olmadan ızdırap çeken ağabegüm ağa Cavanşir'i o kadar iyi anlıyorum ki... insanın en değer verdikleri olmazsa hayatın anlamı kalmaz. Yüksel ve Babür benim içimde asla solmayacak.

insan çok isterse birine kalbiyle, cümleleriyle, sesiyle bile sarılabilir. Hissediyorlar mı bilmiyorum ama hissettiklerine inanmak istiyorum. Günün herhangi bir anında; bazen yolda yürürken, bazen tarihi bir belgeyi tercüme ederken, bazen yemek yerken aklıma geldikleri zaman hayalimde ikisini bağrıma basıyorum. O an istemsizce elimi kalbime götürüyorum. Sol göğsümün altından ya bir avuç kan, ya da gül yaprakları dökülecekmiş gibi geliyor. Telefon çaldığında ekranda ikisinden birinin adını görüyorsam o an zaman duruyor. "ey dünya, şimdi şu an dönmeyi bırak! Lütfen herkes susabilir mi? ilerideki Hanımefendi siz bir saniye bekleyin. Sen, minnak serçe, lütfen önündeki kırıntıyı yerken ötmeye biraz ara ver. Hayatımın anlamı konuşacak şimdi." diyesim geliyor.

Bunun mantıklı olmadığını, olmak zorunda da olmadığını belirtmek istiyorum. Birini çok sevmek için pek çok sebep olabilir ama durup şu, şu, şu sebepten dolayı çok sevdiğini söylemek gerçek sevgi için geçerli değildir. Bazen sadece çok sevmek yeterlidir. Yine de, pek çok kişinin yaptığı tespit doğrudur. Yüksel benim aklımı, mantığımı, hayatımı üzerine inşa ettiğim ve asla ödün vermeyeceğim karakterimi ve değer yargılarımı simgeliyor. Babür ise kalbimi; en ince, hassas, narin, en süslü duygularımı... Birbirini tamamlayan iki kardeşin beni de tamamlayan iki yanımı temsil ediyor olması muhteşem bir duygu.

Yüksel'i su verilmiş çelik gibi seviyorum; babür'ü kristal cam gibi. Atsız'ın dediği gibi: "hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince..."

Kavuşma; ayrılığa dayanmayı sağlayan en güzel beklentisin. Yine bekliyorum...

manyak olmaya karar verdim

Aynı şarkıyı beğenmediği birine bu gerekçeyle hakaret eden yazar. Umarım gerçek kişiliği bu değildir.

vefa

(bkz: yüksel)
(bkz: babür)

Ne pahasına olursa olsun omuz omuza olabilmektir. Bazen en büyük zorlukları, bazen herkesten saklanmış bir sırrı, bazen ortak kazanılmış zaferleri paylaşabilmektir. "Biz" olabilmektir.

Biz... Yüksel, Babür ve ben... Benim adımın anlamı "gönül süsleyen" olduğu halde onlar benim gönlümü süslüyorlar. insanlarda hayret ve hayranlık uyandıran bu bağlılık duygusu herkese bahşedilmediği için çok değerli. Gözlerinin içine baktığım zaman içimin eridiği bu adamlara olan sevgim bütün sevgi türlerine benzeyebilir fakat hiçbiriyle ilgisi yoktur. Zihnimde ve gönlümde Yüksel ve Babür'e ayrılmış farklı bölmeler var ve kırk kilit vurulmuş bir sandığın içinde özenle koruyup saklıyorum. Kimse onlara dokunanaz, üzerlerine toz bile konduramaz.

Dün 23 Mart idi. Süleyman Özmen'in şehadetinin 54. yıl dönümü... Komünistler tarafından kurşunlanan Süleyman Özmen'i sırtında taşıyan ve ceketindeki kanı yıkamamasını annesine tembihleyen Ertuğrul Dursun Önkuzu'nun dava arkadaşına olan sadakatinin ve vefa duygusunun en azından zerresine sahip olabildiğimize tüm kalbimle inanıyorum. Birbirimizi asla bırakmayacağımıza, birbirimize asla ihanet etmeyeceğimize emin olmanın verdiği huzura paha biçilemez.

Asla aklıma getirmek istemesem de bir gün emri Hakk vâki olduğunda, üçümüzden biri veya ikisi vefat ettiğinde diğer(ler)inin paylaştığımız her şeyi kutsal emanet gibi muhafaza edeceğine inanıyorum. Vefa tam olarak budur. Dünyanın bütün nimetleri sırtını güvendiğin birine yaslayabilmek kadar mutluluk veremez.

Yüksel benim için Tanrı Dağı, Babür ise Ağrı Dağı'dır. Biri her şeyin başladığı kutlu bir memba, diğeri en büyük hasretime; Revan'a bakan zirvedir. Vefa; en çok birbirini tamamlayabilmek ve en mükemmel haline ulaşabilmek için atılan kördüğümdür. Elest bezminde atılan o düğüm mahşerde bile çözülmeyecek...

bir insanla ilişiği kesmek için yeter sebepler

1. Bana değil, adımın önünde yazan unvana değer vermesi,
2. Kendinden altta gördüğü insanlara tepeden bakıp, üstte gördüklerine yalakalık yapması,
3. Bencil olması, yaptıklarını sadece kendi hayatı açısından değerlendirmesi ve empati kurmaması,
4. Her şeyi kişiselleştirip ota boka alınması.

Bütün bu özelliklere sahip bir aptalı hayatımdan çıkardım, çok iyi yaptım.

mesajda sadece hitap yazan insan

Boğmak istediğim insan. Sadece adımı veya nasıl hitap ediyorsa onu yazan ve başka bir şey yazmamış olan insan kadar uyuz olduğum bir şey yok. Asla yanıt vermiyorum. Gönderilen Mesaj kısa olup Ne diyecekse uzatmadan demeli.

mutsuzken kimseyle konuşmama isteği

Şu an içimde var olan istek. Ne var ki çevremdeki bazı insanlar bunu anlamıyorlar ve alınganlık yapıyorlar.

insan bazen kimseye tahammül edemez. Kendine bile... Bir insan o an konuşmak istemiyorsa bu sizinle konuşmak istemediğini göstermez.

belirsizliğe tahammül edememek

insanoğlunun en önemli kusurlarından biridir. Olumlu veya olumsuz iki ayrı sonuç beklenir ve sonuçlanıncaya kadar insan huzursuz olur. Sessizce bekleyebilmek, beklerken de akıl sağlığını koruyabilmek çok zordur.

beklemek

Sabretmeyi gerektirir. Çok kötü bir şeydir. iğne yutmak gibi bir şey. insanın içini deler ve sakin olmak zorundasındır.

boğa burcu

Hayatta her şeyi ve herkesi sevdiği ve sevmediği olarak sınıflandıran insan türü. Sevdiklerine olan tavrı ile sevmediklerine olan tavrı arasında arş ile cehennemin dibi kadar fark vardır.

Nereden mi biliyorum? Bizzat benim.

tutmayın beni

Şahane bir of aman nalan şarkısı. 90'ların en güzel şarkılarından. Boğa burcu kadınının aşık olma şeklini şahane özetliyor. Aşık olunca mantığımız uçup gidiyor. Sözleri şöyle:

Öyle bir ateş ki bu sorma
Öyle bir sardı ki Allah Allah
Gel bu gözlere esir olma
Öyle bir vurdu ki Allah Allah
Öyle bir bakış ki seninki
Öyle bir yakış ki Allah Allah
Öyle bir sevda ki benimki ah

Aklımı al hadi
Sar beni sar hadi
Uzun etme gel hadi

Deli gibi seviyorum tutmayın beni
Şaka değil yanıyorum tutmayın beni
Ölürüm de vazgeçmem teslim olmam
Hiç anlamam istiyorum tutmayın beni

evlilik

Hayalimdeki şekliyle Türk gelenekleri çeliştiği için bir gün evlenirsem çok sıkılırım gibime geliyor. Yani istediğim şekli şu: resmi ve dini nikahımız kıyılacak ama biz bazen ayrı evlerde kalacağız. Yani haftanın bazı günlerinde birbirimizde kalacağız, bazı günler iki taraf da kendi evinde takılacak. Arkadaşlar, özlemek lazım. Bir de evlenince aynı yatakta uyuma zorunluluğu sizi de boğmuyor mu ya? Yanımda biri yatarken rahat uyuyabileceğimi sanmıyorum. Bakın, başka bir yere çekmeyin. Bahsettiğim şey cinsellik değil. Onun olması gerek amenna ama sürekli Birlikte uyuma fikri bana çok sıkıcı geliyor.

kahverengi ruj

Beyaz tenli kadınlara yakışan Çok güzel bir ruj rengi. Aydan Şener havası verir.

boğa burcu kadınına yapılmaması gerekenler

1. Canından çok sevdiği insanlar kırmızı çizgisidir, en hassas noktasıdır. Asla ama asla onun yanında olumsuz eleştirmeyin. Kendimden biliyorum, sevdiklerime laf söylendiği zaman içimden canavar çıkıyor. Sevdiklerime dokunanı yakarım.

2. Eğer sizi çok seviyorsa sevgisine karşılık vermemezlik yapmayın. Bu illa aşk olmak zorunda değil. Arkadaşı, kardeşi, abisi, ablası gibi de görüyor olabilir. Siz de onu çok severseniz dünyada cenneti yaşatır. Eğer duygularına karşılık alamazsa kabuğuna çekilir ve bir daha asla muhatap olmaz.

3. Kitaplarını ödünç istemeyin, vermez. Çok sevdiğim insanlara kitaplarımı hediye ediyorum zaten ama samimi olmadığım biri okuyup getireceğini söylerse asla vermem. Kitaplarım kıymetlidir.

4. Mülayim, sakin, güleryüzlü olmasını yanlış yorumlayıp tepesine çıkmaya kalkmayın. Eğer sabrı taşarsa patlamanın Allah'ını görürsünüz. Evet, tabii ki kendimden biliyorum.

5. Eğer aşık olduysanız, sevgilisiyseniz veya onunla evliyseniz asla ihanet etmeyin. Asildir. Tutup ahlaksızlık yaparak intikam almaya kalkacak kadar ucuz tavırlarda asla bulunmaz ama canınızı çok fena yakar. Bir şekilde intikam alır.

sevgi

Öncelikle:

(bkz: yüksel)
(bkz: babür)

Özellikle ailesi tarafından çok sevilmiş ve el üstünde tutulmuş insanların (bizzat benim) rahatlıkla gösterebildiği, halı dokur gibi ilmek ilmek dokuduğu duygu. insan beyni erken çocukluk döneminde kayıt cihazı gibidir; 0-6 yaş arası ailede ne görürse onu gösterir. Bu nedenle sevgi fıtrî olduğu kadar öğrenilen bir duygudur. Bu girizgahtan sonra asıl konuya geçelim.

Sevgi; sevilen uğruna ödenebilecek her bedeli başına taç yapma sanatıdır. Bu bedeli ömür boyu ve hatta ahirette bile ödeyeceğimi bilen yüce yaratıcı bana verebileceği en değerli iki armağanı verdi. Yumruk kadar kalbe Yüksel ve Babür beyleri sığdırabilmek paha biçilemez bir duygu. Bir ceviz dalını ince ince oyup şekil vermek gibi... O nakışlar ağacın içinde bir yerlerde vardır zaten ama oyup ortaya çıkarırsın. Aslında kalbinin orta yerinde hat sanatıyla yazılmış (Babür) یوکسل , بابور (Yüksel) yazılarının kenarlarını tezhip sanatıyla ve oyduğun ahşap çerçeve ile süslemeye devam edersin ve bu sanat eserinin oluşmasının ömür boyu süreceğini, gün geçtikçe daha da nefis bir hale geleceğini bilirsin.

Geçenlerde şehir dışında bilimsel bir kongrede tanışıp, daha sonra yaşadığım şehirde ağırladığım Bakülü Türk halkbilimci bir hocamla sohbet ederken çok güzel bir benzetme yaptı. Şöyle konuştu: "inan mənə, ora bir də gəlsəm Yüksəl və Babur bəylər ilə danışacağam. Sənin ürəyində çoxlu ləl və gövhər var. Hamısının üstündə də Babur və Yüksəl yazır. Bu doğrudan da paxıllıq hissi oyadır. Sizin Topqapı sarayınız var, bax ordakı qaşıqçı almazı bu qədər dəyərli ola bilməz." Çok haklı. Kaşıkçı elmasının kalbi olsaydı bu paha biçilemezliği kıskanırdı herhalde. Cevaben, onların annem ve babamla birlikte hayatımın en değerli varlıkları olduklarını ve onlarla birlikte bir gün Revan'a gidebilsem bu hayatta ve belki öbür dünyada da erişebileceğim en büyük mutluluğun bu olacağını söyledim. Paxıllıq yani imrenmekle karışık kıskançlık hissettiğini söyleyen hocamın sesi titredi. Birkaç yıl önce Karabağ'a kavuşmak da tıpkı bunun gibi bir hayaldi. Fakat bunun şimdilik mümkün olmayan bir hayal olduğunu maalesef biliyorum. En sevdiklerimizle birlikte en sevdiğimiz yerde olabilseydik hiçbir derdimiz kalmazdı.

Bilinç akışı tekniğiyle yazmaya devam ederken Şu an Beethoven'ın Ay Işığı Sonatı çalıyor ve ben kitaplığımın önündeki koltukta öylece oturuyorum. Kitaplarımı seyrediyorum. Göz kapaklarım ağırlaştığı ve uykum geldiği halde uyumak istemiyorum. Babam şefkatle "Uykun geldiyse git yat çiçeğim, çok yoruyorsun kendini" diyor. Minik muhabbet kuşum bütün tatlılığıyla öpücük sesi çıkarıyor. Annemle babam gülüp küçük meleğimizi seviyorlar, ufaklık da neşeyle cıvıldıyor. Sevgi bir kuş için bile olsa çok güçlü bir duygu. Küçücük canı var ama Sevildiğini hissettiği için çok mutlu oluyor. Sevgi bir hayvan için bile bu kadar önemli iken bizler için nasıl olmasın?

Gözlerim yavaş yavaş kapanıyor. Annem sehpanın üstündeki kitapları kitaplığa koyarken kucağımdaki laptopun ekranında onları görünce "Hah! Hocalarının fotoğrafı burada da var. Bu ne sevgi Yarabbim!" deyip gülüyor. içimden Kendi kendime konuştuğumdan haberi olmayan anneme "ben söylemesem de hissediyorlardır değil mi?" diyorum. Önce şaşkın şaşkın yüzüme bakıyor, sonra gülmeye başlıyor. "söylemediğin halin bu mu? Tellal çıkarıp bağırtmadığın kaldı" diyor. Babam her zamanki gibi kızının tarafında. "en doğrusunu yapıyor. Bir gün söylemediğine pişman olmasın. En fazla bıkarlar, bir şey olmaz" diyor. Endişeyle "Ay bıkarlar mı sahiden?" diyorum. Bu sefer kahkahalarla gülüyorlar. Evet, bıkarlar mı sahiden? Ben elimde olsa ipek böceklerinden bile kozalarını Yüksel ve Babür yazılı örmelerini isterdim. Kraliçe arı, işçi arılara petekleri onların adlarını yazarak yapmalarını söylesin isterdim. Taklamakan'da Çöl rüzgarları kumları savurup kumlarla gökyüzüne Yüksel ve Babür yazsın isterdim.

Selvi boylum al yazmalım'da "Sevgi neydi? sevgi emekti" diyor asya. O kadar doğru ki. Sevgi emekle inşa edilen ve hayatı anlamlı kılan bir duygu. En nihayetinde uzayda Samanyolu galaksisinde bir güneş sisteminde salınan bir kum tanesinin üzerindeyiz. Evrende zerre kadar bile önemimiz yok aslında. Bizi seven ve sevdiğimiz insanlar olmasa hayat anlamlı ve katlanılabilir olmazdı. Bu yazı da uzun yıllar sonra bile en sevdiklerimin adları ve duygularım kalsın diye burada dursun. Ömrüm yeterse, Yirmi yıl kadar sonraki teknolojiyle uzaya Yüksel ve Babür yazılı kapsül göndermek mümkün olursa bu sonsuz sevgi uzay boşluğunda da var olacak.

"Elestu bi rabbikum?" sorusuna cevap verdiğimiz an tanıştığımıza inanıyorum. Tasavvufta her şeyin başladığı O mecliste bazı ruhların birbirlerini tanıyıp bağlandığı inancı vardır. Bu yüzden bazı insanları çok severiz, bazı insanlara ise ortada somut bir sebep yokken ısınamayız. Bunu new age meraklıları "frekans" ile açıklıyorlar. Sanırım frekans veya ilahi bir gücün sayesinde oluşan bağ gerçekten var. Çünkü bu büyük sevgi sadece aynı fikirde olmakla açıklanamaz. Frekansı değişen insanların zamanla birbirlerinden kopmaları, birbirlerinin hayatından silinip gitmeleri de bir gerçek. 22 yıldır silinmeyen, silinmeyi bırakın aşınmayan, tam tersi güçlenen bir bağın herkese nasip olmayacağını biliyorum.

Onlar, Yüksel ve Babür benim bu hayatta en sevdiğim ve sonsuza kadar seveceğim insanın (dursun önkuzu) günümüzdeki hali. ikisi de gözümün nuru. Bu büyük sevgi ölümle bile yarım kalmaz. Başladığı yerde olduğu gibi ruhlarımız bir şekilde yine buluşacak, buna tüm kalbimle inanıyorum.

çok konuştuktan sonra oluşan boğaz ağrısı

Aslında Farenjittir. Boğaz enfeksiyonu ile ilgili bir durum olmasa bile boğazda acı, belki akıntı ve ses kısıklığına sebep olabilir. Daha çok öğretmenlerde görülür.

izmir deliklikoy da kaybolan 19 yaşındaki genç

Ne yazık ki aylardır bulunamayan genç kardeşimiz. Veli eren Atay ne yazık ki temmuz ayından beri ortada yok. Müge anlı da bir iki gün dışında konuyu işlemedi. 19 yaşındaki bir genç ortada yok ve ailesi perişan halde.

hocalı

Düşman işgalinden kurtulmuş olan yaralı Türk şehri. Artık Türkiye'nin Selçuklu mirası olan şehirleri ile kardeş şehir olması bekleniyor.

https://www.xocalininsesi...ftChWcIMfGUle-18LlDmxlMOI

regl öncesi anksiyetenin artması

Korkunç bir şey bu. Adet olmadan önce kafada milyon tane felaket senaryosu dönüp durur. işin içinden çıkamayacak noktaya gelen bünye sonunda iflas eder. En fazla sinir krizi geçirilen dönem bu dönemdir.

54 yıl sevdiğini bekleyen kadın

Çok acıklı bir hikaye. Evet kocası olacak herif de vefasızın teki. Hayatta olup olmadığını bilmediği için ona sadık kalmış. Aslında hayatta olduğunu bilseydi inanıyorum ki onu sevmeyen, gidip başkasıyla evlenen birini asla beklemezdi. Şahsen evli olsam, Allah korusun savaş çıksa ve kocam vatanımız için savaşa gidip şehit olsa onu kıyamete kadar beklerdim. Şehit eşi olmaktan daha değerli ne olabilir ki? Fakat bu kadıncağız akıbetini bilmediği biri için ömrünü heba etmiş.

Bu olayda erkek çok net haysiyet yoksunu. Savaştan dönünce adını değiştirip başka biriyle evlenmiş. Kadını haberdar etseydi o da kendine yeni bir hayat kurardı.